4 Ocak 2011 Salı

İSRAİL GEZİSİ 03-07 ŞUBAT 2010












İSRAİL GEZİSİ  

İsrail Gezisi:03-07 Şubat 2010

03 Şubat 2010  1. gün TELAVİV YAFA

Kubbetus Sahra

Beytullahim Filistin Bölgesi

arkadaşım Sedat
         Kutsal mekan Kudüse ve İsrail turuna başlıyoruz. Bu geziye de  ben Osman, arkadaşım Sedat ile beraber  Antonina Tur eşliğinde katılıyoruz.  Geziyi anlatırken zaman zaman tarihi olaylar , Hz İsa ve  3 kutsal dinle ilgili konulara da değineceğiz.. Sabahleyin rötarlı bir kalkışla İstanbuldan ayrıldık ve saat 12.00 gibi Tel Aviv Ben Gurion Havalanına  vardık. Havaalanında yaklaşık 2 saatlik bekleme ve pasaport kontrolu yapıldı. Pasaport kontrolunde öncelikle turla gelmemize rağmen neden geldiğimiz, tanıdık kimse olup olmadığı, nerelerde kalacağımız ve gezeceğimiz yerler sorgulandı. Turda   Türkiye den Dr Feridun bey ve Hayfadan Uri bey rehberimiz olarak yer alıyor. Tel Aviv turundan sonra Yahudiliğin en büyük müzelerinden Diaspora Müzesini gezdik. Burada soykırımla ilgili görseller , Yahudi tarihi ile ilgili dökümanlar mevcuttu. Meraklılar gezebilir. Burada öğle yemeğinde  bir şeyler atıştırdıktan sonra Eski Yafa şehrini gezdik. Burası Osmanlılar döneminde  kalabalık bir şehirmiş, daha çok Araplar yaşıyor. Osmanlı dönemine ait eserler var. Gecikmeler   nedeniyle akşam oldu ve Kudüse kalacağımız otele gectik. Kudüste Novotel de kaldık. Genel olarak güzel bir oteldi. Mangosunu çok beğendim.  Sebzelerde gayet güzeldi.

04 Şubat 2010  2. gün  KUDÜS  BETHLEHEM

Kudüs Getshameni Kilisesi yanında 2000 yıllık zeytin ağaçları

ESKİ KUDÜS GÖĞE YÜKSELİŞ KİLİSESİ


Ağlama Duvarı
Sabah kahvaltıdan sonra saat 08.00 de otelden ayrıldık. Önce Eski Kudüsü karşıdan gören zeytindağına çıktık. Buradaki fotoğraf molasında  Kubbetus Sahra ve Kudüs resimleri çektik. Ön tarafta Kutsal Yahudi mezarlığı mevcut. Sonra Hz. İsa nın ele verildiği yere yapılan  Getshemeni kilisesini gezdik.  Burada  ayrıca  Hz İsa nın Kudüs için gözyaşı döktüğü yer olan Dominus Flavus Kilisesini gördük. Getshemani Kilisesinin yanında 2000 yıllık zeytin ağaçları görülmeye değerdi. Daha sonra  Eski Kudus şehrine surlardan Yafa kapısından giriş yaptık.. Önce Müslüman tarafındaki Kubbetus Sahra ve Mescidi Aksa yı gezdik. Burası bizim için kutsal bir mekandır. Savaştan sonra buranın güvenliğini Ürdüne bağlı  güvenlik güçleri sağlıyor ve Müslüman olmıyanlara giriş verilmiyor. Mescidi Aksa Camisini gezdik. Bu cami ilk olarak Hz Ömer zamanında yapılmış sonraları  Memlükler ve Osmanlılar döneminde düzenleme yapılmış. Dikdörtgen şeklinde  güzel bir camidir. Sonra avludan Kubbetus Sahraya gectik. İki yapı yan yana duruyor. Kubbetus Sahra   Müslümanların ilk kıblesi ve Peygamberimiz Hz. Muhammed in  Miraca çıktığı  yere yapılmıştır. İçerisinde Miraca yükselinilen taş var. Kubbetus Sahra nın çini işlemeleri Osmanlılar tarafından kubbesindeki altın kaplama Ürdün kralı Kral Hüseyin tarafından yaptırılmıştır. Burada dua ettik. Buradan çıktıktan sonra Yahudi bölümüne kontrol noktasından gectik. Burada Al Burak Restoranda naneli çay içtikten sonra Ağlama duvarına ( Western Wall)  geldik. Hava serin olmasına rağmen çok kalabalıktı. Ağlama Duvarı Yahudiler için en kutsal yerdir. Hz Süleymanın yıkılan tapınağının ( M.Ö. 900) kalıntısı  olduğuna inanılıyor. Burada Ağlama Duvarında  erkekler ve bayanlar ayrı ayrı ibadet ediyorlar. Sonra eski Kudüste gezdik. Tüm Milletler Kilisesini gezdik. Burası Katolik, Protestan, Ermeni  ve Ortodokslara ait bölümlerin yer aldığı birleşik bir kilisedir. Daha sonra  Hz İsanın çile yolunu (via dolorosa), Ğöğe Yükseliş Kilisesi gezdik. Hz İsa nın çile yolu durakları 14 tanedir ve Çarmıha gerildiği Golgota buradadır . Çile yolunun son durağı   Hz İsa nın yıkandığı  taş halen mevcuttur. Sonra salaş bir restoranda felafel yedik. Eski Kudüs tam bir otantik bir şehir. Yemekten sonra Davud Kalesini gezdik. Buranın son şekli Memluklar zamanında yapılmış.
     Kudüs gezimiz dolu dolu geçiyor. Buradan Hz İsanın doğduğu yer olan Bethlehem ( Beytullahim)e gectik. Beytullahim de Araplar yaşıyor ve  önce şehir girişinde  kontrol noktasını gectik. Arap ve Yahudi toplumları arasında  burada İsrailin yaptığı duvar var. Bethlehem de  Hz İsanın doğduğu yere yapılan Kutsal Doğum Kilisesini gezdik. Hz İsanın doğduğu yer burada ve  hristiyanalr için çok kutsal. Sonra yan tarafında ilk azizelerden  Azize Katerina Manastırını gezdik. Burası çok eski bir kilise Haçlı dönemlerinden kalıntılar var ancak tüm kiliseler gibi bu da Bizanslılar döneminde yapılmış. Akşam yemeğini otelde yedikten sonra Sedatla beraber gece eğlencesi için    Kudüs merkezindeki Dublin Irish bara gittik. Gece güvenli bir şekilde Yahudi bölgesinde gezdik. Yerel maccabi birası içtik ve otele taksiyle döndük..
yerel biralar
     Kudüs şehri ve Kubbetus Sahra benim bu tura katılmamın nedenidir. Kudüs çok eski bir şehirdir. İbranice adı Jerusalemdir. Yahudilik tarihine bakarsak  Hz Davud  bu şehre yerleştikten sonra devleti kuruyor. Filstinlilerin lideri Golyat la savaşır. Daha sonra oğlu peygamber ve kral olan Hz Süleyman Yahudilerin kutsal ilk mabedini yaptırır (m.ö. 900). M.Ö. 586 da lü Babil kralı  Nebukednezar  şehri ve tapınağı yıkarak Yahudileri  babile götürmüştür. Daha sonra Persler  Kudüsü aldıktan sonra  Yahudiler tekrar buralarda yaşamışlardır. Büyük Kyruş tapınağın tekrar yapılmasına izin vermştir. Şu anda ibadet edilen Ağlama duvarı Hz Süleyman döneminden değil , M.Ö. 2 yy da Yahudi krallıklarından Haşimiyanlar döneminden kalmadır. Hz İsa nın doğduğu yıllarda ise Burası Roma İmparatorluğuna bağlı bir eyaletti. Romalı eyalet valisiyle beraber yerel yönetici olarak Yahudilerin başında  Kral Herodes bulunuyordu. Kral Herodes tapınağı tekrar restore etmiştir. Çok zevk ve eğlence düşkünü olan kral Hz İsanın doğacağını öğrendiğinde 2 yaşına kadar tüm erkek çocukları öldürtmüş.  Hz İsa Beytullahim de bir ahırın yalağında doğmuş.. Daha sonra kraldan kaçmak için Çöle ve Mısıra gitmişler. Kral öldükten sonra da  geri dönmüşler.  Hz İsa yakalandıktan sonra  mahkemece suclu bulunup çarmıha geriliyor ve haçını kendisi taşıyor. Çile  yolu (via dolorosa) denilen yoldan gecerek golgotada çarmıha geriliyor. Daha sonra mezara konuluyor ancak ertesi gün cesedinın olmadığı görülüyor. Bizim inancımıza göre  ise yakalanan ve çarmıha gerilen havarilerden birisidir, Hz İsa ise arşa çekilmiştir. Çarmıha gerilen Hz İsa değildir. Daha sonra Yahudilerin Romaya isyanları olunca da Milattan sonra 70 yılında Titus döneminde tüm Yahudiler Kudüs  ve çevresinden çıkartılarak dünyanın farklı ülkelerine sürgün ediliyorlar.. Romalılar Tapınağı tekrar yıkmışlardır.  Yahudiler 1948 İsrail Devleti kuruluncaya kadar sürgünde yaşıyorlar. 1967 Arap-İsrail savaşına kadar eski Kudüs  Ürdün yönetimine bağlıdır ancak şu anda Batı Şeria toprakları içinde işgal altındadır.
               Kudüs Hz Ömer zamanında  fethedildi ve ilk Mescidi Aksanın temelleri eski Süleyman Tapınağının üzerine yapılmıştır.. Kubbetus Sahra ise Emevi halifeliği döneminde  yapılmış olup Osmanlılar döneminde tamir ve bakımı yapılmıştır.Kanuni Sultan Süleyman bugünkü Kudüsü çevreleyen surları yaptırmıştır. Haçlılar  M.S. 1099 da Kudüsü geri aldılar. Selahattin Eyyübi 1287 de tekrar Kudüsü Müslüman hakimiyetine aldı. 1517 de ise Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı Devletine katılmıştır. Esli Küdüs  de Müslüman, Yahudi Ermeni ve Hristiyanların yaşadığı 4 mahalle var ve tamamı surlarla çevrili. Beytullahim Kudüse bağlı ancak Araplar yaşıyor. Kubbetus sahra ve Mescidi Aksaya Haremül Şerif deniliyor ve bizim için kutsal bir yerdir. Kudüs kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Ve de özellikle Kubbetus Sahra, Ağlama duvarı ve Eski Kudüs.

5 Şubat 2010  3. gün   ÖLÜ DENİZ MASSADA QUMRAN TİBERİYA

MASSADA DAĞINA ÇIKIŞ

LUT GÖLÜ (DEAD SEA)

AZİZ PETRUS

JORDAN NEHRİ HZ İSANIN VAFTİZ YERİ
Otelden kahvaltı sonrası ayrıldık. Batı şeria içinde Lut gölüne doğru gidiyoruz. Lut gölü yaklaşık deniz seviyesinin 400 metre altında etrafı çorak ve kurak ancak etkileyiciydi. Önce Yahudiler için kutsal bir yer olan Masada Dağına çıkıyoruz. Masada Dağında Romalılara teslim olmamak için ölümü secen Yahudilere ait kalıntılar var. Dağın yamacında Krallar için yapılmış saray kalıntıları var. Buradan göl manzarası güzeldi. Sonra Yahudi tarihi belgelerinin bulunduğu Qumran bölgesinde gezdik. Burada öğle yemeği molasından sonra alışveriş yapıldı. Dünyanın başka yerinde bulunmayan ve gölden üretilen güzellik kremleri ve losyonları, malzameleri burada satılıyor. Sonra otobüsle Tiberiasa gectik ve otele yerleştik. Holiday inn tiberias otelde kaldık. Yemekleri çok güseldi. Bizim nohut yemeğininin benzeri sulu etli patlıcan yemeği vardı.

6 Şubat 2010 4.gün TİBERİAS CAFERNAUM NASIRA MEGGİDO AKKA

DR SEDAT

CELİLE GÖLÜ

            Otelde güzel bir kahvaltıdan sonra  Tiberium şehrinden ayrılıyoruz. Şehirde Osmanlı dönemine ait cami kalıntıları var. Tiberias adını Romalı İmparatordan alan İsrailin en verimli topraklarının olduğu eyalet. Burada celile gölü (galilei gölü) Golan tepeleri ve Ürdünle sınırı sağlayan Jordan nehri var. Daha sonra Hz İsa döneminde kullanılan otantik tekne tarzında yapılan bir tekneyle Celile  gölüne açıldık. Celile gölü küçük bir göl olmasına rağmen karşı kıyısında işgal altındaki Golan tepeleri gözüküyor.. Bu su kaynakları bölge tarımı için çok önemliymiş.Yaklaşık 45 dakika sonra Hz İsa nın Hristiyanlığı yaymaya başladığı ve ilk  vaaz verdiği  yerlerin olduğu Kafernauma geldik. Bu bölgede Hz İsanın çeşitli mucizeleri gercekleşmiş. Hz İsa burada 2 balık 5 ekmekle  vaaza gelen 5000 kişiyi doyurmuş. Gölde  yürümesi yine buralarda olmuş. Ayrıca ilk havarilerden Petrus buralı ve balıkçıdır. Buradaki  kiliselerde 2 balık figürü yaygındır. Sonra Jordan nehrinde Hz İsanın  Hz Yahya tarafından vaftiz edildiği yeri gördük. Sonra göl kıyısında öğle yemeği yedik. Burada balık yemek hristiyanlar için çok revaçta. Petrus balığı denilen bir göl balığı servis ediliyor ancak ben balık çok kılçıklı olduğundan köfte ve taze hurma yedim. Celile gölü görülmesi gereken bir yer..
           Sonra Nazaret şehrine gectik. Burası Hz Meryemin doğduğu Hz İsanın çocukluğunun geçtiği  Nasıra köyüdür.. Şimdilerde bir şehir ve Nazaret deniyor. Genelde Araplar yaşıyor. Burada baklava gibi bizim hamurlu tatlılarımızın aynıları var. Baklava yedik. İncilde yazılana göre ;Hz İsa buraya bir düğüne gelmiş. Ev sahibinin şarabı yokmuş ve Hz İsa küplerdeki suyu şaraba çevirmiş.  Daha sonra Yahudiler olan kutsal ören yeri Maggido ya geliyoruz. Burası Hz Süleyman dönemlerinde bir yerleşim yeriymiş. Önünde kutsal  Armageddon Savaşının olacağı varsayılan İsrael Ovası var. Mısır firavunu  3. Tutmasis Kenanlılarla savaşa giderken ovaya açılan İron Vadisisinden geçmiş.  İstanbul Sultanahmetteki dikilitaş Tutmosis döneminden kalmadır.Maggido bir ören yeri ve altında bir tünel var, bu tünelden gectik. Daha önce kuşatma zamanlarında bu tünel kullnılıyormuş.
               Sonra otobusle Akkaya doğru yola çıktık. Akka  Müslümanların yaşadığı bir şehir. Haçlılar buraya Akko demişler. Akkayı kuşatan Napolyon , Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusuna burada yenilgiye uğramıştır  ve Akkayı  alamamıştır.Eski şehrin olduğu yer Unesco tarafından koruma altına alınmış.Önce eski şehre giriş yaptık. Osmanlı döneminden kalma saat kulesi, Türk çarşısını   ( Turkish Bazaar) gezdik.  İsrailin diğer yerlerine göre çok daha ucuzdu. Ayrıca Cezzar Ahmet Paşa Cami sini gezdik ve eski Osmanlı hanlarını gördük. Bu şehirde Osmanlı izleri halen hissediliyor. Yemekler  zaten aynı, heryerde kebaplar dönerler ve bizdeki tatlılar vardı. Çarşıda Türkçe kasetler  de satılıyor. Sonra tekneyle Arabesk müzik eşliğinde kısa bir deniz turu yaptık Hava kararınca deniz kıyısındaki Palm Beach Otele yerleştik. Yemekten sonra arkadaşım Sedatla beraber tekrar Eski Akkaya  gelerek Lale El Sultan kafede nargile içtik. Salaş bir yerdi ama nargile çok lezzetliydi. Burada nargileye şişa deniliyor. Akkayı çok otantik buldum. Eski Kudüs kadar olmasada Osmanlı izlerinin olması, Türk pazarında gezmek ve nargile içmek güseldi.


07 Şubat 2010 5. gün  AKKA HAYFA TEL AVİV

BAHAİ BAHÇELERİ TEL AVIV

AKKA

TEL AVIV
           Otelde kahvaltının ardından Akkadaki  Unesco tarafından koruma altına alınan diğer yerleri gezdik. Yer altındaki haçlı kalesi, buradaki tüneller ve hamam gösterisi ilgincti.  Sonra İsrailin liman kenti Hayfaya gectik. İki şehir birbirine çok yakın ve komşu ancak Hayfada Yahudiler yaşıyor ve gelişmiş bir şehir. Yol kıyısında eski Osmanlı hicaz trenyolu var. Sonra Hayfada ki Ünlü Bahai bahçelerini gezdik. Bahai bahçeleri altalta simetrik düzgün bakılmış ve geniş bir alanı kaplayan bahçelerden oluşuyor. Bahçelerin bakımını bu tarikata inananlar kendileri yapıyormuş. Görülmesi gereken bir yer. Buradan Hayfayı kuşbakışı görebiliyorsunuz.  Öğleden sonra İstanbula dönmek üzere Tel Aviv Ben Gurion Havaalanına geldik.
            Pasaport kontrolunde bavullar açılıp aranıyor. Kıymetli hediyelerin faturalarına bakılıyor.  Diğer Arap ülkelerine  gideceklerin Pasaporta girişte ve çıkışta kaşe vurdurmaması gerekiyor. Uçak beklerken free shopu gezdik. Free shop çok büyüktü ve fiyatlar uygundu Rehberimiz Dr Feridun bey sayesinde dolu dolu bir gezi oldu.  Kudüs görmek istediğim bir yerdi. Yemek açısından Yahudiler domuz eti yemediğinden bu konuda çekincesi olanlar et yemeklerini rahatlıkla yiyebilirler.  Yemek lezzetleri bizimkine yakın , oteller temiz ve güvenli, odalar düzgün. Genelde Arap bölgelerinde fiyatlar  ucuz ancak Yahudi bölgelerinde  bize göre %20-25 pahalı.  Ülkede para birimi şekel. Yaklaşık 5 şekel 1 dolar yapıyor. Taksi ücretleri çok ucuz. Hediyelik eşyalar pahalı.. Bu gezi için Antonina Tura teşekkür ederiz..
       
             

2 Ocak 2011 Pazar

iran gezisi 26.09.2008-03.10.2008

Evet sürpriz bi şekilde İran gezimiz nihayet başlıyor. Arkadaşım  sedatla beraber nihayet İran turunu gercekleştiryoruz.26.09.2008 cuma günü THY İstanbul- Tebriz   23.00 uçağına bindik,  çok heyecanlıyım. Ramazan ayınnın son 3 günü.. Gezimiz Tebrizden başlıycak ve  Tehran, orta İran şehirleri ile devam edecek.. Yoğun  uçak trafiği nedeniyle saat gece 00.00 da uçak havalandı, gece sat 02.40 da Tebriz havaalanına indik.Yolculuk gayet güsel geçti. uçaktan Tebriz küçük bir şehir gibi geldi ancak Azeri türklerinin yaşadığı büyük bi şehirmiş aslında. Kısa  süren pasaport kontrolunden sonra otele gitmek üzere taksiye bindik. İran la vizeler kaldırıldığından  sınırda kısa sürede geçiş yaptık. Herhangi bi eşya araması yapılmadı..  taksiyle yaklaşık 5 dolara Otel Gosterish ( gösteriş otel) e gittik. 2 kişilik odada toplam 75 dolara kaldık.
TEBRİZ ŞAH GOLİ

TEBRİZ KANDEVAN
27.09.2008: 1.nci gün. TEBRİZ
otelde kahvaltıdan sonra  öncelikle daha ucuz bi otele gitmek üzere ayrıldık..  Bizi gezdirmesi için Aziz  diye bi taksicyle anlaştık. Pazar yakınlarındaki   sıla otele  günlük iki kişilik oda ücreti 33 dolara anlaştık.. o gün Tebriz merkezde gezdik. Önce gezmekle bitmeyen çok büyük olan Bazarı gezdik. çok güsel İran halılarını gördük. Bu şehirde Azeri türkçesi konuşulduğu için dil sorunu olmadı.  Önce Azerbaycan Müzesini gezdik. Gök Mescid (Mescid-i Kabut) i gezdik, burası restore ediliyor ancak çok harap bi durumdaydı. Sonra  Şah Gölü ne gittik.  Burası gezilmeye değer bir yer. Akşma salaş bir lokantada şişlik kebap yedik. kebaplar bizmkilerle aynı gibi. yanındaki lavaj ekmekler de güseldi ve Coca cola içtik yanında. Yemekten sonra nargile içmeye gittik. Burada nargileye galyan , içilen yerlere de çayhane veya galyanhane deniliyor.. Yemekten sonra çay ve galyan çok iyi geldi. sonra otele döndük.. Ramazan ayının son günleri olduğundan gündüz dışarda yemek yemek mümkün değildi. Otellerde ise gündüz dahil her zaman yemek yemek ve  çay içmek mümkün..
28.09.10: 2.nci gün:TEBRİZ
sabah otelde kahvaltıdan sonra taksicimz Aziz bizi aldı ve 9.30 da(dokkuz yarım) yola çıktık. Kandevan  bizdeki kapadokya gibi taş evlerin olduğu küçük bi köy. Tebrize 55 km ancak çok küçük bir köy.taşlara oyulmuş evler ve depolar var, içinde yaşayanlar vardı. öğleden sonra tekrar Tebrize geldik ve bazarda dolaştık. O kadar Bazara vakit ayırmamıza rağmen sanırım  bi çok kısmını gezememişizdir. Akşamleyn Tebrizi kuşbakışı gören Pars otelde  yemek yedik. restoran 11.katta ve döner restoranttı. şehir manzarası güsel, çorbalar güseldi. Otelde kalmadık ama lüks bir otel 5 yıldızlı, 2 kişi 100dolar, tek kişilik oda 67 dolardı.Yemek olarak  kuruluk aşı( çorba), bahtiyar kebap ve şişlik kebap yedik. Ayrıca rice (pirinç pilavı) çok yaygın. İran pirinci ince uzun yanında tereyağı ve üzerinde safranla servis ediliyor. Bizim pirinç pilavından daha lezzetliydi.Tatlı olarak şaşıla tatlısı ( zerde benzeri bir tatlı), zülbiye tatlısı ( ramazan ayına özel yapılıyormuş) yedik. Akşam tekrar yemekten sonra  galyan ve çay keyfi yaptık.
29.09.08:3.ncü gün:TEHRAN
TEHRAN AZATLIK ANITI

TEHRAN DERBENT ŞANDİZ KEBAP

TAHRAN DERBENT  GALYAN KEYFİ BEN SEDAT HASSAN

FATİMA TURBESİ QUM
Sabah otelde kahvaltıdan sonra havaalanına geldik. Bugün uçakla Tahrana gececeğiz. Aslında bugün Ramazan bayramının 1. günü ancak İran da bugün  bayram değilmiş.  Yarın bayram olup olmıyacağı akşam belli olcakmış.. Çok ilginç,  iftar saatlarinde hergün  çok fark oluyordu... 8.35 Tebriz- Tahran İran Air  uçağıyla   45 dakikalık bi uçuşla eski havaalanına indik. Uçak içinde  hosteslerin giyimi çok ilgi çekiciydi.  Havaalanında arkadaşım sedatla beni  gelmeden önce ayarladığımız rehberimiz Hasan muhit karşıladı. Hasan profesyonel bi rehber ve bu işi yıllardır yapuyormuş. Günlük  makul bi ücret karşılığında  bundan sonra onla  beraber gezeceğiz. Öncelikle belirtmeliyim ki Tahran İranın başkenti ve çok büyük bi şehir. Nüfüsün 15000000 civarında olduğu tahmin ediliyor, ve havalanında başlayan çok yoğun ve karışık bi trafikte kendimizi bulduk.  arabalar birbirine çok yakın geçiyor, ilginç olarak bazı taksilerin sağ yan aynaları yoktu.Önce şehir merkezine gelip Firdevsi otele yerleştik. İki kişi 90 dolar. Oteli çok beğendim hem hizmet, hemde temizlik olrak, kalmanızı tavsiye ederim.Sonra  Kacar Şahlarının yaşadığı Gülistan palas ı gezdik, Buradaki etnoğrafya müzesi ilginçti. Sonra Tahran pazarını gezdik, bu  pazarlarda yavaş yavaş çin malları göze çarpsada hiç görmediğiniz şeyler bulmak mümkün.Ayrıca çok ucuz ve satıcılar cok fahiş fiyat söylemiyorlar yinede %10-20 indirim yaptırabilirsiniz.
                  İran da riyal kullnılıyor,ancak paranın değeri çok düşük olduğundan 10000 riyale 1 tümen , 1000 tümene de 1 humeyni deniliyor..1 humeyni yaklaşık 1 dolar yapıyor. İran da kredi kartı gecmiyor,  dolar ve riyal ile alışveriş yapılıyor. Cadde üzerlerinde döviz bozduracağınız yerler mevcut.
                 Daha sonra  Cevahir Müzesini gezdik. Burası mutlak görülmeli. Burada eski İran şahlarının değerli elmas, gümüş , yakut ve benzeri eşyaları, işlemeli kılıçlar ve özel eşyalar mevcut. İçerde  müze rehberleri gezdiriyor ve ayrıntılı bilgi veriyor. Burdaki eserlerin dünyada benzeri yokmuş ve çok değerlilermiş. Topkapıdaki kaşıkçı elması gibi.. Müzeden sonra ticari taksi ile  yoğun bi trafikle  son İran şahının yaşadığı Sadabat Palas a geldik.Burası  geniş bi arazi ve içinde köşkler var. Görülmeye değer. ve akşam güneş batmak üzere. Yeni Tahranın Derbent bölgesindeyiz. Burası Tahranın en sosyete yeri ve rahat yeri diyebiliriz. Jean giyen abartılı makyajlı kızlar, sevgililer, topuklu ayakkabılılar, boyalı saclar ve lüks şallar,lüks  jipler görmek mümkün. Ortadan gecen küçük bi dere etrafında sıralı  güsel restaurantlar ve galyanhaneler ( nargile ve çay bahçesi) var. Akşamları yemek için çok populermiş.3 kişi lüks bi restauranta gitiik. Shandiz Restaurant.Servis ve  yemeklerin lezzeti çok hoştu.. tavsiye ederim. Yine çorba, şişlik kebap, bahtiyar kebap, chiken kebap, pilov, salata, cacık zamzam kola( zemzem kola)yedik ve içtik . toplam 46000 tümen(yaklaşık 46 dolar) hesap ödedik. yemek sonrası derbenttte galyan keyfinden sonra otele döndük. Trafik gece olmasına rağmen çok yoğundu. Taksiciler Türkleri seviyorlari Türk olduğumuzu öğrenince  sibel can  kasetini koydu arabaya normalde yasak olmasına rağmen. Ancak  şehir içinde pek trafik kontrolu yok. Trafik lamba sayısıda çok azdı. Otele nihayet gecte olsa döndük , giriş katında  canlı müzik vardı, Azeri tarzı davul ve tar eşliğinde  birer kahve içtik ve   çok yoğun Tahran turumuz da biiti.  Tahranda gezilecek yerlerden birisi de Ulusal Müze, ancak vakit olmadığı için gezemedik.Tahran kalabalık bi şehir olmasına rağmen özellikle pazarı ve derbent çok güseldi.

30.09.10:4.ncü günQUM, ESFAHAN
ESFAHAN sie so pol köprüsü


ESFAHAN İMAM SQUARE

ESFAHAN CHEHEL SUTUN SARAYI

Sabah 6 da kalkıp güsel bir kahvaltı yaptık otelde. Rehberin taksiyle Kum şehrine doğru yola çıktık. Tahrandan 60 km sonra yol üzerinde İran Devriminin mimarı İmam Humeyninin mezarını gördükten sonra kumdayız. Kum (qum) şehri dini bir şehir. Bayanlar tamamen çarşaf içinde. Burada  Şiiler için kutsal bi yer olan Fatima Türbesini gezdik. Fatima 8.nci imam İmam Rıza nın kızkardeşiymiş. Çok kalbalıktı .Türbe de para atılan bi yer var, ayrıca burda hediye olarak  küçük taşlar verdiler.. Üzerinde Hasan, Hüseyin, Ali yazan bu küçük taşlara secde ederken önlerine koyup alnılarını koyuyorlar... Kumdan ayrılarak İsfahana (esfahan)doğru yola çıktık. Bu yol üzerinde natan nükleer tesisleri var. Esfahan daha önce  Safeviler ve Türkler döneminde başkentlik yapmış güsel bir şehir. Öğle yemeğini Esfahan da güsel otantik bi restoranda yedik. burian kebap, hüseyni kebap ve balık yedik. Yemek sonrası sallanan minareli cami ( shaltering mosque) yi gördük. ve pars otele yerleştik. Burası orta kalite ucuz bir oteldi. Esfahan da gezecek çok yer var nasıl zaman yeticek bilmem... Çay molasından sonra  önce sie-so-pol köprüsünü gezdik. ( 33 kemerli köprü, Nakşı cihan meydanıyla beraber Esfahanın simgelerinden).  Safeviler döneminde yapılmış. halen kullanılıyor ve altından durgun bi nehir akıyor, yanında çay bahçeleri var, gece insanlar geziyor ve çay galyan içiyorlar. Sonra köprüden gecerek İmam square meydanına ( nakş-ı cihan meydanı) . Burası da çok büyük etrafı çevrili bir alan.Meydanı çevreleyen  Ali Kapu Palas, İmam Cami, Lütfullah Kadınlar Camisi  gezilecek yerler. ancak hava karardı.  Biraz şehirde gezdikten sonra  galyan ve çay içtik otele döndük. Akşam yemeği için Abbasi otelin restoranındayız. Rehberimiz yorgun olduğundan otelde kaldı.. Abbasi otel lüks bir otel , eski bir kervansaray binası, gayet ii restore edilmiş.biz burda kalmadık ama fiyatlar uygun,  iki kişilik lüksodalar 100 dolar. Esfahana gidersenz  burda kalmanızı öneririm.. standart odalar daha ucuz. Otelin bahçesinde yine  kebap yedik ve çay içtik. ortam çok mistik ve otantik . fiyatlar Tahrana göre daha ucuz du.
ESFAHAN ABBASI OTEL RESTORANTI  BEN VE SEDAT

KERİMHAN KALESİ ŞİRAZ
01.10.2008:5.nci gün ESFAHAN
Otelde kahvaltı sonrası  sie sopol köprüsünden gecip Chehel Sutun sarayını (40 sütunlu saray) gezdik. Burasını  Şah İsmail elçilerle görüşme sarayı olarak kullanmış. Sarayın önünde  büyük bir havuz var, sarayın girişinde 20 ahşap sütun var, suya yansıyınca 40 oluyor ve sarayın adı burdan gelmiş. İçerde duvarlaraı tamamen kaplayan resim var. Bunlardan birisi Çaldıran Savaşını anlatan resimdir. Sonra  Nakş-ı  cihan meydanına geçtik. Önce Ali Qapu sarayını gezdik. Bu sarayın duvarlarındaki resimler müstehcen kabul edilerek devrimden sonra kazınmış. en üst katta açık havuz vardı. Zamanında burda havuz başı eğlenceler  yapılırmış. Kadınlar lütfullah cami ( ladies mosque)sine bu saraydan alttan bir tünel vasıtasıyla giderlermiş. Bu meydanda bulunan ayrıca İmam camii var, işlemeleri ve süslemeleri çok güseldi. Zaman çok hızlı gecti. Hemen kendimizi yan taraftaki  pazara attık ve alışveriş yaptık..Burdaki pazarı çok beğendim.. Daha sonra  Esfahan daki Vank Ermeni kilisesini gezdik. Esfahan  çok güsel bi şehir.. abbasi  otel kesinlikle tavsiye ederim. Vakit yokluğu nedenyle pazara yetrnce vakit ayıramadık. Chehel sutundaki çaldıran savaşını anlatan resm de çok ilgimi çekti.. bi de Nakş-i cihan meydanı veya diğer adıyla İmam square.  Burda faytonla da gezilebiliyor.. Öğleden sonra Şiraza doğru yola çıktık..

SHIRAZ
PERSEPOLİS




KYROSH THE GREAT KİTABESİ

KYROSH MEZARI


Yol üzerinde önce Persler n ilk başkenti olan Pasargad şehr kalıntılarını gezdik.Burda Kral Kyrosh un mezari, saray kalıntıları, Kyrosh sütunu nu gördük. Burası Perslere persepolise kadar başkentlik yapmış. Persler büyük bir imparatorluktu. 4 büyük kralı var, Daryush, Kyrush ( Cyrus the great: Büyük Kuroş), Xerxes, Artaxerxes. Kyrosh sütununda ; Bütün akamendlerin kralı ben Kral Kyrosh  yazıyor. Persler zerdüşt dinine iananıyorlardı ancak topraklarına kattıkları ülkelerin dinlerine karışmadılar. Ayrıca ilk insan haklarını savunan bildirge yayınladılar. Ülkenin sınırları hindistandan mısıra, karadenizden  yunanistana kadar  uzanıyordu. Ülkeye Büyük iskender son vermiştir ve maalesef başkentleri persepolisi yakıp yıkmıştır. ve shiraz dayız akşam oldu.  Önce  merkezdeki Aryo otele yerleştik. toplam 2 oda 107 dolara anlaştık.  Akşam yemeğini Eram otel (irem otel) in restoranında yedik. ben şandiz kebap yedim, burda alkolsuz İran birası solar içtik. Ülkede alkollu içki yasak. ayrıca efes ve tuborg alkolsuz bira da bulunuyor. Artık gece oldu ama şirazda sokaklar kalabalık, rahatça gezilebiliyor.Sonra  Hafız ın mezarının olduğu yere gittik. Çok kalabalıktı gece olmasına rağmen. Hafız  İranın  en büyük şairi kabul ediliyor. Şahnamenin yazarı Firdevsi de çok sevilen bi düşünür. hayatı şarap, hatunlar ve şiir yazmakla geçmiş. Devrimden önce şiraz şarapları çok ünlüymüş dünya çapında.Buradan diğer şair  Sadi şirazi nin kabrini ziyaret ettik ve burda  fellade denen şiraza özel dondurma yedik..  Daha sonra  Şiraz da ünlü bir yer alan Kuran Kapısı na (Dervaz-e Kuran) ticari taksiyle geldik. Rehber yine otele  gitti.Kapıya yakın nargile içilen çayhaneler var.. Burda çay ve  nargile içtik. Burası da sosyal bir şehir gece olmasına rağmen aileler gezmeyi  ve galyan içmeyi seviyorlar sanırım. sonra otele döndük. Otelde lobide biras oturduk ve çay içtik. İranın en güsel çayını bu otelde ,Şiraz da Aryo Otel de içtim..

02.10.2008: 6.nci gün: SHIRAZ PERSEPOLİS
Bugün en mutlu günlerden birisi olacak.. İran da en çok görmek istediğim persepolis gezisi bugün.Önce şehir içinde Kerimhan kalesini gezdik. deprem dolayısıyla burçlardan birisi eğri duruyor. Sonra yine kutsal mekanlardan Şah-ı Çerağ türbesini gezdik. Buralrda bayanlara girmeden önce mutlaka çarşaf  giydiriliyor.
  Nihayet Persepolis deyis. Burası Pers İmparatorluğu yıkılıncaya kadar pasargad tan sonra başkent olan yer.Persler M.Ö. 558-330 yılları arasında hüküm sürdüler.İranlılar buraya Taht-ı Cemşid ( Taht-e Jamshit) diyor. Heykeller deforme olmasına rağmen iyi gözükuyor. Tüm milletler kapısından içeri giriliyor. Burada insan kafası başlıklı 2 dev boğa heykeli var. Sağda   Apedana kışlık sarayının kalıntıları var. .Arka kesimde Daryuşun  Tachara denen kışlık saray kalıntıları var.İçerde   müze mevcut. Tepenin etekleirnde burayı kuran Artaxerxes in mezarı var. Müslümanlar buraları aldıktan sonra özellikle heykellerin baş kısımlarına hasar vermişler. Persler Nevruz kutlamalrında  28 milletten insanlarla burda büyük kutlamalar yaparlarmış. Persepolise 10 km uzaklıkta kral mezarlarının olduğu nekropolise gectik. Buraya İranlılar Nakş-ı Rüstem diyorlar. Burada 4 büyük Pers kralının mezarı var.Xerxes, Artaxerxes1,  Daryush ve Büyük Daryushun mezarları var. Kaya mezarlarında Zerdoşt inancını simgeleyen Ahuramazda  (Tanrı) ve koruyucu asker kabartmaları var. Daha sonra gelen Sasani kralları  Ardeşir ve Şapur mezar altlarına kendi kabartmalrınnı eklemişler. daha sonra tavus restoranda öğle yemeği yedik ve Büyülü şehir Yezde doğru yolculuk başladı. Yol  üzerinde Abarkush da  3000 yıllık servi ağacını gördük. Buralar orta İranda çorak ve çöl bölgesi olarak biliniyor.Akşam 18.30 da  Yezd şehrine vardık. Otantik  Silk road oteline yerleştik. Burası eski bir otel ve dünyaca biliniyor. Nerdeyse birçok ulustan turistler vardı. Akşam otelde deve etinden yapılan yemek yedik, çok ilginçti. Sonrasında Delester alkolsuz bira ve galyan içtik. Yezd şehrinin çok değişik bir kokusu ve havası mevcut, büyüledi beni. Oteli  küçük ama çok güseldi.

03.10.10: 7.ncı gün  YEZD
Yezd orta İranda güsel bir şehir.. İranda yaşayan Zerdoştların çoğu burda yaşıyormuş. sabah güzel bir kahvaltıdan sonra önce Ateş tapınağına ( atashkadah) gittik.
YEZD EMİR ÇAKMAK CAMİ

YEZD SESSİZLİK KULELERİ

ATASHKADAH ZERDUŞT TAPINAĞI

YEZD SİLK ROAD OTEL

JUMA CAMİ
Burda sürekli yanan ateş var. İran hükümeti bu insanların dini inançlarına karışmıyor. Daha sonra Yezdin dışındaki Sessizlik kulesine ( tower of silence) gittik. Toplam 2 kule var ve yaklaşık 30-45 dk yürümek gerekiyor. 50 yıl öncesine kadar Zerdüştler ölüleri bu kulelere bırakıyorlarmış ve cesetleri burda kuşlar yiyormuş. Şimdi artık mezarlık tahsis edilmiş. Buradan Yezd manzarası güseldi. Burdan tekrar şehre döndük ve Türkler döneminden kalan Emir Çakmak Camisini gezdik. Caminin önünde Kerbela anma törenlerinde kullanılan  ağaçtan araba mevcuttu. Sonra su müzesini gezdik. Sonra  Old Yezd  denilen eski şehir gezisi başladı. Önce Juma Camiyi gezdik. İrandaki en uzun minareli camiymiş. Eski yezd şehri Unesco tarafından koruma altına alınmış Kerpiç ve çamurdan yapılı 1-2 katlı evlerde halen insanlar yaşıyor. Burda 2 saat falan gezdik , sanki eski çağlarda yaşıyor gibi hissediyorsunuz kendinizi. Yollar çok dar. Buralarda otantik şallar ve hediye eşyaları satan yerler var. İskender zamanında hapishane olarak kullanılan binayı gezdik ve burda çay içtik. Daha sonra otelden ayrılıp  Talaryazd restoranda yine kebap yedik ve alkolsuz bira içtik.. sonra havaalanına doğru yola çıktık.. Uluslararası Tahran Humeyni Havaalanından THY ile istanbula döndük..
ESFAHAN İMAM CAMİ
    İran gezimiz ben dr osman ,arkadaşım dr sedat ve rehberimiz hasan muhit ile dolu dolu geçti.. Uzun olması nedenyle birçok şeyi yazamadım. Turist açısından güvenli ve ucuz bir ülke. Rehberimizin linkini altta.veriyorum.


Hassan Mohit
Registered Tour Guide and Guide-Driver No. 3022
A member of " Iran Tour Guide Association"
Lonely Planet Iran 2008, Page 168
Mobile: 0098 911 136 7796